Rehabilitasyon çocuğa özgü olmalıdır.
Serebral palsi beyin problemidir ve her beynin bağlantı yapısı birbirinden farklıdır, bu nedenle her beyne yaklaşımda farklı olmak zorundadır. Serebral palsi yelpazesi çok geniştir. Her çocuğun ihtiyaç duyduğu destek parametreleri de birbirinden farklılık gösterir.
Her çocuk için gerekli olan rehabilitasyonun içinde ki fizyoterapi desteği de çocuğun nörobiyolojisine göre şekillenir.
Fizyoterapiyi çocuğa göre tasarlamanın ilk kriteri çocuğun potansiyel varlığını analiz edebilmek ile ilgilidir. Çocuğun ne yapamadığı terapötik hamleleri dizayn etmek için yeterli bir ön veri oluşturmaz. Gelişim basamaklarını takip etmeye çalışmak sürecin potansiyel varlığına zarar verebilir. Her nörogelişim bir potansiyel varlıktır. Eksik ya da yanlış değildir kendisi için. Varlığını doğum anından itibaren sahip olduğu potansiyele göre kodlamıştır. Bu nedenle çocuklara yaklaşırken eksikleri yerine koymak, yanlışları düzeltmeye çalışmak, bilinen doğruyu kopyalatmaya çalışmak potansiyel varlığın reddi olarak algılanır ve nörobiyolojik strese neden olur.
Çocuklar yunus balıkları gibi devamlı gülümseyen varlıklardır. Özgürlüklerinin kısıtlanışının hüznünü gülümseyişlerinden dolayı ifade edemezler tam anlamıyla ve içlerinde biriken stres yıllar içinde negatif yansımalar bulmaya başlar.
Fizyoterapi potansiyelin kabulü ile başlamalıdır. Potansiyelin eksikliği ya da yanlışlığı bakışı ile değil, potansiyelin hayranlığı ile başlayan bir karşılaşma ışığı doğurmalıdır.
Çocuk fizyoterapisi salt kas- iskelet sistemine yönelik teknik bir uygulama yavanlığına ve ilkelliğine düşmemelidir. Çocuk fizyoterapisi terapi yorumunun içinde var olur bu nedenle fizyoterapist gözünün genişliği gereklidir.
Çocuk ilk düşünce olarak terapi odasında belirir.
Ne düşünüyor- Ne hissediyor- Nasıl iletişim kuruyor ve Nasıl hareket ediyor?
Potansiyeli oluşturan her sistem aynı ölçüde değerlidir ve birbiri ile ilişkilidir. Hangi hareketler eksik, hangi duruşlar yanlış yalınlığında ki bakışlar çocuğu tamir edilmesi gereken bir nesneye dönüştürür ve bu yıllar içinde çocuğun ihtiyaç duyduğu yaşamsal ve gelişimsel destek olmaktan çıkar. Yaşam tecrübelerine zarar boyutuna varır.
Terapötik yaklaşım nörogelişimin tüm alt sistemlerini aynı anda gözetir. Etkileşmeye çalışır. İletişim ortaklığı geliştirir, bir düşünce platformunda odaklanma sürdürülebilirliği yaşatır. Hareketsel kooperasyon geliştirir. Hareket desteği onayı alır, hareket üretimi için ihtiyaç doğrultusunda destek akışı sağlar.
Çocuk fizyoterapisi karşılıklı bir akış sürekliliğidir.
Terapist ve çocuk her an yeniden nörolojik yapılanma içindedir ve birbirine devamlı tesir ederler. Bu bütünsel yaklaşımın en temel prensibidir ve nörogelişime bütünsel bakış bir egzersiz serüveni değildir. Kas güçlendirme metodolojisi hiç değildir. Bu bir olgunlaşma metodolojisidir. Beyin sinir ağı bağlantılarının artışının ve yeni bağlantılar açığa çıkarması için deneyim alanının oluşturulmasıdır.
Doğruların ezberletildiği ya da uygulatıldığı bir süreç beyin için bir yaratıcı eylem unsuru taşımaz. Başkalarının doğrusu hayata yeni başlayan beyinler için bir şey ifade etmez. Unutulmamalıdır ki çocukluk deneyimciliktir.
Yaratıcı eylem alanları ancak bütünsel algıda açığa çıkabilir ve gerçek öğrenimler ve deneyimler için mutlak değerdir.
Çocuk fizyoterapisti hareket desteği verirken hareketin her parçasına deneyim alanı açmalıdır. Deneyim hareketlilik ve kıpırtı ister. Bu nedenle harekete ve beden duruşlarına verilen destekte aşırı statik tutuşlar, yönü ve açısı önceden belirlenmiş hareket planları, alternatifi olmayan hareket formları çocuk için deneyimsel değil zorunlu alanlardır. Farklı yönlere açılma şansı verilmeyen terapötik hamle çocuğun beyninden değil terapistin beyninden üretilmiştir fakat serebral palside beyin gelişimi için üretimi kendisinin yapması doğrudur.
Beyin karar verip harekete geçtiğinde ve sonuçlarını gözlemleyip yorumladığında ve bu sonuçlara göre tekrar yapılanıp yeniden harekete geçtiğinde beyin hareket tasarlamaya başlamış demektir ve bu iyileşme için en önemli adımdır.
Serebral palsi rehabilitasyonunda fizyoterapi desteği bir egzersiz tekrarlatıcısı ya da gelişim basamağı takipçisi değil; dinamik sistemler kuramına uygun, akış bilincini koruyan, yaratıcı eylem oluşunu destekleyen hareket ortağı olmalıdır.
İlkay Çolapkulu
Fzt, Bütünsel Yaklaşım Kurucusu