Serebral Palsi Yazı Dizisi
-4-
Okul ve Sosyal Yaşam Nasıl Oluşur ?
Serebral palsili çocukların gelişim süreçlerinde en zorlanılan parça sosyobiyolojik yapının varoluşu ile ilgili parçadır. Bu yapının gelişmişliği ülkenin gelişmişliği ile paralel seyreder. Serebral palsi özel gereksinimlilik isteyen bir kavramdır. Sadece çocuğun kendi biyolojik ihtiyaçlarında sınırlı kalmaz bu özel gereksinim ihtiyacı. Yaşadığı ev, yaşadığı toplum, yaşadığı çevre ve seyahat ettiği çevre ile nesne düzeyinde de özel ihtiyaçlar belirir.
Yaşamsal tecrübelere yoğun temas ancak bu gelişim çemberlerinin fırsat sunması ile mümkün olabilmektedir.
Erken çocukluk evresinde aile çocuğun deneyimsel alanı için yeterli olurken sonra ki evrelerde çocuklar farklı deneyimsel alanlar arzulamaktadır.
Deneyimlemek fiziksel-düşünsel-duygusal bütünlük ve beceri ister. Bu bütünlüklü beceriye destek verilmesi çocukların deneyimlere adım adım daha da yakınlaşmasını sağlar.
Okullar, çok yönlü parklar, atölyeler, iş-uğraşı merkezleri, teknolojik iletişim buluşma noktaları, sanat merkezleri, sokaklar, binalar, araçlar ve daha bir çok şey yani yaşamı oluşturan her şey çocukların temasını kolaylaştıracak formda olmalı.
Bu yeni bir yaşam tasarımı demek aynı zamanda.
Ülkemizin her noktasına bu zihinsel görüş ve tasarı ulaşır mı bilemiyorum. Çok zor görünüyor.
Ben, bu desteğin ülke yönetiminden tabana ulaştırılabileceği görüşünde değilim şimdilik. Çünkü ne yapacaklarını Onlar da bilmiyor ve doğru görüşlerle karşılaşmışta değiller.
Bir örnek kasaba oluşturulmalı öncelikle. Neye ihtiyaç var, nasıl bir dönüşüm gerekiyor, neler inşa edilmeli, nasıl destek verilmeli diye bir modele ihtiyacımız var ve ardından bu modelin yaygınlaştırılmasına.
Okul ve sosyal yaşamın serebral palsisi olan çocuklar için olması çok mümkün. Becerileri daha iyi olan çocuklar standart düzende zorlukla da olsa yer bulurken; beceri rezervi daha az olan çocukların ihtiyaç duyduğu özel tasarılardan mahrum olunması, Onları da okul ve sosyal hayattan mahrum bırakıyor.
Özellikle fiziksel beceri rezervi düşük olan çocuklar için tasarlanmış okul yapılarımız yok, düşünsel becerilerini geliştirebilecekleri deneyimsel grup yapıları yok.
Çocuklar sahip oldukları sosyal potansiyellerinin maalesef çok altında hayatlarını sürdürmektedirler.
Teknolojik iletişim platformları ve atölyevari deneyimsel alanlar şu an hayata geçmiş bile değil.
Gerçek arkadaşlıkların inşa olduğu tesadüfi zamanlar ve mekanlar özel gereksinimli çocukların hayatında yok.
Karşılaşmanın büyüsünü yaşamak bir mucize gibi. Bir takım aile çabaları ile oluşan planlı buluşmalar ve oluşumlar dışında bir havayı henüz solumuyor çocuklar. Az sayıda olan aile çabasını da takdir etmem gerekir.
Çocukları buluşturacak bir organizasyonun çabasını var güçleriyle yapmaktadırlar.
Bence doğru bir çaba bu ve artması da gerekiyor. Çevreyi dizayn edemeyiz belki ama öncelikle farklı deneyimsel buluşma noktalarında aile birlikleri oluşturabiliriz. Bu iyi bir başlangıç olur. Müzik, edebiyat, teknoloji, drama, bilim, iletişim gibi deneyim alanlarına ve buluşma platformlarına çok acil ihtiyaç var. Bu buluşma noktalarının varlığı bağlantısallığı doğuracaktır. Bu noktalara giden yollar, bu noktaları besleyen alanlar ve daha fazlası tasarımın içine girecek ve ciddi bir farkındalık uyandıracaktır.
Serebral palsili çocuklar okul ve sosyal yaşantılara talepkar bireylerdir, önemli olan bu yaşantıları doğuracak karşılaşmalara neden olacak meydanları inşa etmeye bizlerin cesareti olup olmadığıdır.
İlkay Çolapkulu
Fzt, BSN Kurucusu