Fizyoterapist, Çocuk Nörogelişimi
SEREBRAL PALSİDE 20 YILLIK DENEYİM
Bütünsel Sistematik Nörogelişim Kurucusu
BSN
Bütünsel Sistematik Nörogelişim
Bütünsel Sistematik Nörogelişim çocuk rehabilitasyon alanında uygulanan “Düşünce - Duyu/Duygu - Hareket” döngüsünde birleştirici ve genişletici pozitif yönde ilerleyişi tetikleyen gelişimsel bir çocuk-aile yaşam ekolüdür. |
Özel gereksinimli çocukların nörogelişimsel gelişimine, çocuk ve ailenin rehabilitasyon süreçlerine, çocukların toplumsal rol desteğine odaklanan bütünleştirici bir evrensel gelişim yaklaşımdır. |
Çocuk Nörogelişimini bir sistemler bütünü olarak ifade eder ve bu alt sistemlerin birbiri ile uyumlu çalışması sonucunda gelişimin anlamlı bir sonuç ortaya koyabileceğini savunur. |
Her çocuğun kendi bütünsel yapısının farklı olduğunu ve işleyen gelişimsel sistemlerinin dengesinin farklı olduğunu söyler.Bu nedenle standart, tekrarlı, güçlendirmeye yönelik egzersiz yaklaşımını doğru kabul etmez. |
Her çocuğun, her anının yeniden değerlendirildiği, potansiyelinin arttırılması için desteklendiği ve bu potansiyelin fonksiyonelliğe dönüştürülmesi için yapılandırıldığı bir nörogelişimsel süreç kavramıdır...
Bütünsel Gelişimin en doğal mekanı ve zamanı çocukluktur. Bütünsel gelişim boyutuna en fazla çocuklar ulaşabilir. Henüz hiçbir şeye kapısı ve penceresi kapanmamış olan çocuklar.
Çocukluk evrelerinin tamamlanması ve toplumsal uyumlanma perspektifinin başlaması ile insanoğlu kabuklar örmeye başlar. Kendini koruma içgüdüsü ile aynılaşıp, yabancı kalmamak, haklarını korumak, yarışta güçlü ve en iyi olmak için örer bu kabukları. Bu şekilselliğin içinde, bütünsellik yapısını hapseden bir sürecin de mağduriyetini yaşar.
Çocuklarda bütüncül yapı gelişimini değerlendirmeden önce bütünselliği algılamaya çalışalım...
Bütüncül yapı açık bir yapıdır, en küçük ile en büyük şeyler arasındaki iletişimsel ağların farkındalığını algılamaktır. Açık bir yapıda olmak çok boyutlu bir iletişimi gerçekleştirebilmektir. Açık bir yapı ile sadece dışa açıklık değildir vurgulanan aynı zamanda içe açıklıkta söylenmek istenmektedir.
İçe ve dışa açıklık aynı oranda sağlanabilirse eğer, bütünün var oluşu gerçekleşir.Bu denge farkındalıktır. Bu dengeden sapma bütünselliğin farkındalığından sapmaktır.
İçi ve dışı aynı oranda algılamak ve çemberin tamamlanmasını sağlayarak genişlemek, bütün olmanın tek ölçüsüdür. Her yöne ve her katmana erişebilmek için gerekliliktir. İçe dönüşün aracı özeleştiri gözüyken, dışa dönüşün aracı yardım elidir.
Mikro ve makro arasındaki aynılığı hissedebilmek, değerini eşitleyebilmektir bütünlük.
Çok severek okuduğum “Bütünsel Toplumun Psikolojisi” kitabından bir alıntı ile devam etmek istiyorum;
Mıchael Laıtman,PH.D.
Anatoly Ulıanov, PH.D.
Çocuklar bütünsel psikoloji yöntemini kabullenmeye ebeveynlerinden çok daha fazla hazırlar.
Ve hatta belki de eğitmenlerin kendisinden bile daha fazla hazırlar; çocuklar herkesten öndeler.
Bugünün çocukları tamamen farklıdır.Yeni dünyanın tipik özelliklerinin ne olduğunu bilmiyoruz, böylece bu günün çocukları bize yabancı ve acayip gibi görünüyor, çünkü onlar dünyanın bir sonraki sosyal durumu için önceden var olan temel beceriler ile doğdular, bugün doğanın bize sunduğu meydan okumayla uyumlu olarak doğdular.Bize içten ve dıştan baskı yaparak, Doğa, aramızda yeni bir bağlantı biçimi edinmemiz için bizi zorluyor.
Ancak, bugünün çocukları zaten bütünsel algıya yatkınlık ile doğdular, bu nedenle yeni gerçeklik bize tuhaf görünebilir ama onlar için tamamen doğal ve hatta onu o kadar iyi anlıyorlar ki sanki bize başka bir dünyadan gelmiş ve de bizim çocuklarımız değilmişler gibiler.Her şeyi doğal olarak algılarlar çünkü bütünsel algı gerçekten de doğaldır.Bu gün giderek ortaya çıkmakta olan gerçekliğin doğasıdır.
Bu yüzden, sorunlu olanlar çocuklar değildir, ama insanlar arasında yeni bir bağlantı yöntemini (Doğa tarafından onlara sunulan bir yöntemi) uygulamaya çalışan ebeveynler ve eğitmenlerdir. Çocuklar onun için hazır olmalarına rağmen, yetişkinler hala geçiş dönemindedirler.
Şu an gerçekten de özel bir zamandır.Bizler bencil, mülkiyetçi, bireysel (orada birbirimiz arasındaki ilişkilerin herkesin kendine hizmet etmesi için olduğu) seviyeden özverisel, bütünsel ve küresel, orada herkesin karşılıklı olarak bağlı olmak zorunda olduğu seviyeye dönüşümün ortasındayız.
Bu dönüşümü nasıl yapabiliriz? Yalnızca kitle iletişim araçları ile.Bu dönüşüm, ancak halk temsilcileri ve dünyanın etkili kişileri bu değişime olan ihtiyacı anlarlarsa ve gelecek nesillerin korunmasını üstlerine alırlarsa mümkün olacaktır.
Ama her zaman olduğu gibi her şey, halen insan yetiştirmek üzerine değil ama öğretmek üzerine odaklanmış olan öğretmenlerin ve eğitim bakanlıklarının, üstüne düşer.Tüm eğitim sisteminin tamamen dağılmasının nedeni budur.
Doğanın insanlığa bütünleşme çağırısının yanı sıra, bu çağrıyla birlikte gelişmekte olan internet sanırım, “Nasıl küresel bir eğitim ve yetiştirme sağlayabiliriz?” sorusunun cevabıdır.Bu yalnızcainternet yolu ile yapılabilir.İnternet en ucuz platformdur ve en iyi erişimi sağlar ve hiç bir sınır ile kısıtlanmayan yeni bir insanlığın yaratılışını kolaylaştırır.Böylece yalnızca yeni bir insanlığı değil ama onun içerisinde gerçekleşecek olan tümden yeni bir dünyayı da biçimlendiriyor olacağız.
“Bu dünya” nasıl belirlenir ? Bu dünya bizim algıladığımızdır.Gerçekte, eğer algımız bencillikten özvericiliğe geçerse, onu farklı algılayacağımız iiçin bu dünya da değişecektir.Sonunda, bu dünyayı duyularımızla algılarız, bu da o bize tamamen farklı bir biçimde görünebilir anlamına gelir.
Bu bilinen maddesel, bilimsel olan yaklaşımdır.Algımızın veya gerçekliğe karşı olan tavrımızın, onu algılama biçimimize göre tamamen değiştiğini gördük. Çünkü gerçeklik görecelidir.
Engels, Einstein ve tüm yeni kuramlar, psikolojik olanlar da dahil,bunun üzerinde anlaşırlar.Yeni bir şeyden söz etmiyoruz. Biz sadece dünyayı, bu küresel, bütünsel insanı yetiştirmeyi, bizim onunla gerçekten Einstein’ın görecelilik dünyasına (bir sonra ki seviyede ki dünya) girebileceğimiz yeni bir insanlık seviyesi, olarak görmeye davet ediyoruz.
Bir sonra ki seviyede ki bu dünyada uzaklıklar yoktur, çünkü uzaklıklar bizim kendi duyularımız ile ölçülür ve bizim duyularımız artık bir diğerini ret etmez ama onun yerine birbiri ile birleşir.Bu birbirimiz arasında ki uzaklığın üstesinden gelme durumumuz gibidir.Bu durumda uzaklık, psikolojik olarak sıfıra iner çünkü “Komşunu kendin gibi sev” ilkesine erişiriz.
Böylece, zamanın sınırladığı bir duruma erişiriz. Şu an, bencilliğimiz nedeniyle zaman aramızdadır. Ama eğer hepimiz tek bir istek küresinin içine dahil olursak, gerçekten de zaman var olmayacaktır. Bu kürede var olarak, giderek zamanı hızlandırır, mekanı sıkıştırır ve fiziksel dünyayı hissetmekten sanal dünyayı hissetmeye geçeriz.
Bu doğanın birleşme çağrısıdır. Bu çağrı yalnızca aramızdaki nefretin üstesinden gelmek için değil ama bizi, hayatı yeni bir seviyede algılamaya yükseltmek içindir.
İlkay Çolapkulu
İletişim Formu
Nörogelişimsel süreçte oluşturulacak desteklenme stratejisi için bizler ile iletişime geçebilirsiniz...
İnternet sitemizdeki deneyimlerinizi arttırabilmek ve kişiselleştirilmiş deneyim sunabilmek için çerezler kullanıyoruz.
Özelleştir Kabul et
Daha detaylı bilgi : Çerezler Hakkında